بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ ٦

(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

– Diyanet İşleri

وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ ٧

(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

– Diyanet İşleri

وَمَا نَقَمُواْ مِنْهُمْ إِلَّآ أَن يُؤْمِنُواْ بِٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَمِيدِ ٨

(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ ٩

(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

– Diyanet İşleri

إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُواْ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُواْ فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ ٱلْحَرِيقِ ١٠

Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

– Diyanet İşleri

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمْ جَنَّٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْكَبِيرُ ١١

İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır.

– Diyanet İşleri

إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ ١٢

Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.

– Diyanet İşleri

إِنَّهُۥ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ ١٣

Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar.

– Diyanet İşleri

وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلْوَدُودُ ١٤

O, çok bağışlayandır, çok sevendir.

– Diyanet İşleri

ذُو ٱلْعَرْشِ ٱلْمَجِيدُ ١٥

Arş’ın sahibidir, şanı yüce olandır.

– Diyanet İşleri

فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ ١٦

Dilediğini mutlaka yapandır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu